Korana ve İnsan…

Ummadığımız anda bir biyolojik bir salgın biz dâhil tüm ülkeleri hazırlıksız yakaladı. Virüsü anlayana ve ne yapacağını kestirene kadar bir anlamda herkes bir sınavdan geçti. Bu sınavdan kendini çabuk toparlayan ülkeler oldu ama bizim ülke bu sınavda ne kadar başarılı oldu dersek kafalar karışık diyebilirim.

Aslında ilgililer zamanında uyandı denebilir ve hemen gerekli önlemlerin alınması için çalışmalar başlattı. Buraya kadar her şey normal ve olması gerektiği gibi gitti ama insan davranışları işte burada çok fırın ekmek yememiz gerekiyor.

İki uçlu bir davranış gösterdi insanlarımız. Bazıları panik içerisinde abartılı davranışa gitti. Stoklar yaptı, hasta olmamaları ve ilgili iş kolunda çalışmamalarına rağmen maske ve eldivenlerle dolaşmaya başladı. Bazıları maske ve eldivenlerini kullandıktan sonra çöpe atmak yerine sokaklara attı. Site içerisinde bile insanlar birbirlerine selamı sabahı kesti ve sanki öcü görmüşçesine birbirlerinden kaçmaya başladı.  Bazı uyanık(!) satıcılar malları fahiş fiyatla satmaya başladılar. Unutulmuş kolonyalar birden gözde olmaya başladı. Tuvalet kâğıtları, makarnalar ev sair yiyecekler raflarda bulunmaz oldu. Sanki kıtlık gelmiş gibi davranmaya başladı insanımızın çoğu. Bazıları ise diğer uçta davranmaya başladılar. Yetkililer toplu yerlere gitmeyin, 65 yaş üstü vatandaşlar evde kalsın uyarısı yaptı ama dinleyen kim. İbadethaneler, avm’ler, sahiller insanla dolmaya başladı. Bazıları ibadet etmek için kapalı camilerin zincirlerini kırarak içeri bile girmeye çalıştılar. Toplu mesire yerine gidenler, hiçbir şey olmamış gibi düğünlerde halay çektiler ve cenazeler bile toplu şekilde kaldırıldı.

Gençlerin çoğu, “Bana bir şey olmaz” mantığıyla söz dinlemediler ve ne kadar “toy” olduklarını gösterdiler.

Bazıları söz dinledi, evinde kaldı ve kendi dâhil kimseye zarar vermek istemedi. Evinde kaldılar ama eve hapsolmadılar. Daha yaratıcı ve esnek olup fırsata çevirip yeni duruma çabuk uyum sağlayıp buradan işlerini hallettiler veya yarım kalan işlerini tamamladılar, spor yaptılar, kitap okudular, telefonlarla sevdiklerini aradılar veya gelecek planları yaptılar.

Zekâyı kitaplar, “Uyum sağlama becerisi” olarak tanımlar. Olabilecek şeyleri öngörüp ona karşı en doğu hamleyi yapmak, zekânın göstergesidir; akıl da bunun uygulayıcısıdır. Bu nedenle insan aklını kullanıp, normal dışı durumları olabileceğini öngörüp, bu durumlarda neler yapılması gerektiğinin stratejik olarak öngörmeli ve en kısa zamanda hayata geçirebilme becerisini de kazanmalıdır. Olabilecekleri öngörme ve kısa zamanda şartlara uyum gösterip en doğru davranışları ortaya koyabilme günümüz insanın için önemlidir ve temel eğitim bir parçası olmalıdır. Televizyonlarda “survavior” izleyerek bunlara hazırlanılmaz. Gerçek hayat başkadır ve oyun değildir. Bu nedenle okul ve evlerde verilen eğitimlerin miadı dolmuş gözüyle bakıp, eğitim sistemimiz test ve tost arasına sıkışmış durumundan bir an evvel kurtarılarak yeniden milli bir seferberlikle her türlü hayatta kalabilmeyi öğretme zamanı gelmiş te geçmiştir bile.

Her şeyde bir hayır vardır tabi almak isteyene.  Görmek yetmez anlamak ve uygulamak gerekir doğruları. Bir de insanın “usdışı” bir varlık olduğunu bilip, her şeyi onun eline bırakmamakta gerekir.

Tarih yeniden şekillenmeye başlayacak sanki; daha önce milattan önce ve milattan sonra derken şimdi, Corona’dan  önce ( CÖ) ve Corona’dan (CS) sonra denilecek kanımca…

 

Hayırlısı…

 

23 Mart 2020 İstanbul