Hayat Mı Mücadele, Mücadele Mi Hayat?..

Günlük en çok konuşulan sözcüklere bir göz atarsak, temel gereksinimleri anlatan sözcüklerden çok “mücadele” bazen yerine kullanılan “savaş” sözcükleridir dersek abartmayız herhalde.

Hangi canlı yok ki devinim yani hareket içinde olmasın. Her devinim içinde bulunan canlı organizma  ki bunlar bitkiler, hayvanlar veya insanlar olsun, bir sonraki aşamaya evrilme ve kendini gerçekleştirme yolunda ilerlemeye bir şekilde programlanmıştır. Büyüme, değişme ve gelişme dediğimiz olgu, devinimin kendisidir ve canlıların ortak özelliğidir.

İnsan dışında diğer canlılar düşünmeden; otomatik yapar. Doğasında olanı ortaya koyarlar ve doğası neyse öyle davranırlar. Hiçbir hayvanın yemek bulma veya üremek için başka canlılara danışma isteği duymaz. İzin almaz, yanlış veya doğru seçim içinde olup olmadığını sorgulamaz. Bazı temel şeyler dışında bazı öğrenmeleri eğitimle yapar ama doğası neyse öyle davranır ve bazı temel davranışlarındaki ustalık biz insanlarda yoktur. Yine de, hayvan olarak adlandırılan canlılar yemek, içmek ve hayatta kalmak için çevre ve yaşam koşulları ile bir mücadele halindedir. Sabah kuşları erkenden yiyecek bulma davranışı içinde görürsünüz. Tembellik eden, mızmızlanan kuş yoktur herhalde. Yine de kuştan aslana kadar tüm davranışlarda yaşam mücadelesi ortaktır.

İnsan bitki ve hayvanlardan farklı olarak aklını kullanma ve düşünme özelliği nedeniyle mücadeleyi pek sevmez. Konforu sever. İster ki her şey kendisi için yapılsın.  Çocukluk döneminde öğrendiği bazı bencil davranışları hayat boyu taşımak ister, büyümeye direnir, en az emekle en çok fayda sağlamak ister, kestirmeyi sever. Bazı hayvanlar doğar doğamaz hayata merhaba deyip yürüyüp koşmaya başlarken insanoğlu belirli seviyeye gelebilmek için uzun süre gerekir; yıllarca okula gider, eğitim alır ama yine de çok açıdan geride kalır ve bazı şeyleri beceremez.

Her insan böyle değildir ama insan ne kadar çalışkan olursa olsun yine de bazı durumlarda konfor tuzağına düşer. Süreklilik için yeninden öğrenme konusunda isteksiz olabilir. Bu yüzden mücadele etmek insanın öğrenmesi gereken en önemli yaşam becerilerinden birisi olmasına rağmen birçok zaman unutulur.

insan, mantık diğer deyişle, us dışı bir varlıktır” önermesi aslında iyi anlaşılması gereken bir olgudur. Zira insan ne kadar akıllı, çalışkan veya konumda olursa olsun bazen kendisinin bir onaylayamayacağı yanlış davranış içine girebilir. Hani vardır ya, sigaranın içilmemesi, gerektiği konusunda akıl veren ve otorite olan bir doktor aynı zamanda kendisi bir tiryaki olabilir.

Gelelim sözün özüne. İnsan doğasına özgü olan bu özelliklerden dolayı, mücadele etmek, kişinin kendi davranışlarının sorumluluğunu almak, hedef ve amaçlarını gerçekleştirmek ve sorun çözebilme yeteneklerini geliştirmek için mücadele etmeyi her düzeyde öğrenmeli ve bu beceriyi hayatının sonuna kadar bu davranış içinde olmalıdır. Zira sürekli değişen koşullar ve sorunlar eski bilgi ve becerilerle çözülemeyecek durma gelebiliyor. Bildiklerimiz işe yaramıyor. Dünkü güneşle bugünkü çamaşır kurutulamıyor. Dün işe yarayan bugün veya gelecekte işe yaramıyor vs vs vs.

Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemiyle, “umutsuz durumlar yoktur sadece umutsuz insanlar vardır.” Söz bize içinde yaşanılan koşullar ne olursa olsun umut etmeyi, umudu tazelemeye, sorun çözebilmek için mücadele yetisini her geçen gün daha da ileriye taşımaya ve günün şartlarına göre uyumlaştırmaya; bunun için de zamanımızı ve yine Atatürk’ün deyişiyle “iki liramızın bir lirasını kitaba; eğitime ve öğrenmeye vermek gerekiyor…

Hayat mücadele değildir ama mücadelenin kendisi hayattır dersek her halde doğru söylemiş oluruz… Muhabbet ve sevgiyle selamlarım…

Turgay Biçer, 28 Mayıs 2021