Yeni bir dünya kupası serüveni yaşıyoruz bu sefer kış ayının ortasında ( bize göre) ve bir Arap ülkesi ev sahipliğinde. Bu organizasyon için milyon dolarlar harcandı ve yeni statlar yapıldı; ülke dünyanın ziyaretine açıldı ve yeni kurallarla “bizde varız” demeye başladı Katarlar.
İlk maçlarda beklenmeyen sonuçlar alındı; Arjantin Suudi Arabistan’a, Almanya Japonya’ya yenildi. İran Galler’i yendi herkes bir anda buralarda ne oluyor? Demeye başladı.
Bununla birlikte yaz maçları gibi heyecan veremiyor doğal olarak zira insanlarda eski alışkanlıklar var ve millet işinde gücünde. Zamanın ruhuna ayak uyduramadı insanlar ama maçlar sona gelmeye başlayınca hareketlenme olacağı kesin diye düşünüyorum.
Bizde ise oynan süper lige ara verildi. Diğer ligler devam ediyor ve bu ritimsizlik insanları başka bir duyguya sürüklüyor. İnsanların gözü televizyonlarda; kimse kendi işine odaklanamıyor; sanki bir rüyada gibi sporcular. Yine de şartlara ayak uydurmak gerekli zira insan sürprizlere alışmalı zira konfor bölgesinde olmak insanların gelişmesi açısından önemli bir girdi teşkil ediyor.
Zaman zaman insan yaşamında bu tür düzensizlikler oluşabiliyor; bazıları bizlerin kontrolü dışında ve gerçekten yapacak bir şey olamıyor. Doğal afetler, göçler, savaşlar, kıtlık, kayıplar bunlara örnek verilebilir. Bununla birlikte insanları değişime, gelişime ve konfor bölgesinden uzaklaştırmak isteyen zorunlu zorlamalar veya değişimler var ki aslında bir anlamda insan için çok değerli ve önemlidir ve bu durumlara kişi, kurum veya yapılar ne kadar kısa ve tez zamanda uyum sağlayabilirse o kadar gelişiyor, değişiyor veya büyüyor. Bu değişimler önemli. Zira yaşam denen şey bizim isteğimizle şekillenmiyor. Zekânın tanımını da böyle yapıyor eğitimciler. “Olayları öngörebilme ve öngörü sonunda en uygun seçimi yapabilme becerisi kazanlar” daha zeki sınıfına giriyor. Değişimleri öngörebilme ise ayrı bir yeti. Bilgili, donanımlı, sezgili insanlar sorunu tanımakla kalmıyor, aynı zamanda ne yapılması gerektiğini ve en uygun – optimum- davranışı ve seçeneği ortaya koyabiliyor. Çok insan olacakları öngörse bile eyleme geçmek ve uygun seçimi yapabilmek yerine olaylara takılıp kalıyorsa sahip olduğu donanımlar kendisine zarar vermekten başka işe yaramıyor. İnsanlar, “bilmek” ile “yapmak”’ın farkını bilmeliler. Bilmek, yapmak değilse yani bilgi beceriye dönüşmemişse kişiye fayda sağlamıyor. “O yüzden, “yapabildiğimiz kadarız. ” düşündüğümüz veya bildiğimiz kadar değil.
Dünya kupası aynı zamanda futbolun bir anlamda evrensel fuarıdır; yenilikler, değişimleri de yakından görme şansı yakalayacağız. Gözlerimiz ekranlarda sadece maç izleyecek aynı zamanda eski ile yeniyi kıyas edip duracağız. Burada efsane olmuş bazı oyunculara veda ederken yeni yıldızların parladığına tanık olacağız.
Futbolun, sadece futbol olmadığını biliyoruz; heyecanla yeni maçları izleyerek bu maçların hayatla bağlarını kurmaya devam edeceğiz… Derler ya “iyi olan kazansın” Evet iyi olan hep kazansın…
25 Kasım 2022