İletişim, “senin ne konuştuğundan çok, karşındakinin ne anladığıdır” diye kabul gören bir varsayım vardır iletişim yazınında. Burada önemli olan konuşucunun duygu ve düşüncesini sözlü ve sözsüz anlatımı sonunda karşısında yarattığı etkiye dikkat çeker. Bu etki nasıl anlaşılır dersek, kiminle iletişime geçiyor veya etkilemeye çalışıyorsak, o kişiden gelen geri bildirimin karşımızda uyandırdığı etkiyi ölçer.
Şöyle de denilebilir, “karşımızdaki ne anlamışsa biz onu anlatmışızdır” önemli olan bizim söylediğimiz veya yaptığımızdan daha çok ne anlaşıldığımızdır. Karşımızdaki insanın bize verdiği yanıt iletişimin boyutunu ortaya çıkarır.
Genelde, anlaşılmadığımızı, karşımızdaki insanların direncini, umursamadığını ve sair şeyleri öne sürerek, hatanın veya yanlış anlamaların bizim kendi sorunumuzdan çok, karşımızdakinin sorunu olduğunu düşünür, kendimizi haklı görme eğilimine gireriz. Futbol benzetmesinden yola çıkarak daha net anlaşılması için şu örneği verebiliriz. Bir oyuncu yanlış veya hatalı pas verdiğinde arkadaşını nasıl suçlayamazsa biz de duygu ve düşüncelerimizi doğru yolla ve doğru biçimde aktaramıyorsak sorun pası yanlış aktaran sporcunundur. Bir istisna, siz doğru pas veriyorsunuz ama karşınızdaki kişi pası alır gibi yapıp almıyor veya aldatma yapıyorsa bu durumda karşımızdaki kişi hatalıdır; kasıtlı davranış içinde olduğu için de eleştirilebilir.
İletişim bir sanattır ve bir enstrüman gibi iletişimi, ilkelerini ve kurallarını öğrenmek her bireyin ana amaçlarından birisi olmalıdır. Okul, aile ve/veya farklı kurumlarda iletişim temel derslerin başında gelmelidir zira insan sorunlarının büyük bir kısmı iletişim sorunlarından kaynaklanır.
İletişim sadece karşı bir tarafla yapılamaz. İletişim önce kişinin kendisiyle başlar. Hayatı, olayı ve olguları anlaması, kendini var etmesiyle başlar. Sonra etkilemek, haberleşmek, şiddeti önlemek ve bunların sonunda mutlu olmak için iletişim yapılır. Şiddeti önlemek amacı iletişim önemli bir olgudur zira insanlar konuşmayı bıraktıklarında şiddete eğilim göstermeleri kaçınılmaz olmaktadır.
İletişimin en temek olgusu da dil ve sembollerdir. Özellikle anadilin önemi düşündüğümüzden daha önemlidir. Düşünürken, düşündüğümüzü anlatırken ve duygularımızı paylaşırken anadilin zenginliği kişinin etkili bir iletişim kurmasında hayati önem taşır.
İletişim kalbi de bağ kurmaktır denilebilir. Kişi kendisiyle, başkalarıyla, yaşamla, doğayla, diğer canlılarla; canlı cansız şey ve olgularla kurduğu bağ kişinin yaşam kalitesi için de gereklidir. Bu sayılan şey ve unsurlarla yanlış kurulan bağ istenilen düzeyde olmadığı zaman, kişinin başarısızlığı ve mutsuzluğu su yüzüne çıkacaktır.
Dolayısıyla iletişim bir sanattır. Öğrenilir. Öğrenmek için de önemin anlaşılması gereklidir. Zira sorunların çözülmesinde yüzde yetmişlik bir katkı sağlar. Buradan yola çıkarak ,” kendimizle, çevremizle ve yaşamla kurduğumuz iletişimin kalitesi, yaşam kalitemizi belirler” dersek abartmış olmayız.
İletişim için, iyi örnekler bulmak, nezaketi, saygıyı, içtenliği yaşam biçimi haline getirmek, konuşmaktan önce dinlemeyi ve anlamayı önemsemek, esnek ve yaratıcı olmak daha sonra da okuma alışkanlığı kazanmak çok değerli bir yaklaşım olacaktır.
Turgay Biçer, 19 Mart 2021.